Başlık Töresinin Devam Etmesi Kan Davaları Etkileyen Bir Unsur

Başlık töresinin bazı bölgelerde devam etmesi kan davalarını etkileyen diğer önemli bir etmendir. Kız çocuğu, kırsal kesimde hem toplumsal, hem de ekonomik getirisi olan bir mal, varlık olarak görülmektedir.

Doğu bölgelerinde tarımla uğraşan ailelerin topraklarını işlemek için kız çocuklarını okula göndermeyip onlardan tarım işçisi olarak faydalanmaları kırsalda sıklıkla başvurulan bir uygulamadır. Kız çocuğu evlilik çağına girdiğinde istenen başlık parası ise bir kazanç kapısı olarak görülür. Ekonomik yönden zayıf durumda bulunan aileler bu amaçla kızlarını mümkün olduğu kadar korumaya çalışır.

Kız kaçırmalardan dolayı ortaya çıkan olaylar kan davalarında toplumsal bir neden olarak görülmektedir. Kan güdülen bölgelerdeki başlık miktarının belirlenmesinde, kız evi tarafından düğün için istenilen hediyelerin ve isteklerinin fazla oluşu, kız ailesinin kızlarını onun istediği kimseye vermemesi, kız kaçırmaları doğurmakta ve böylece kaçıran tarafla kız ailesi silahlı çatış-malara girişerek kan gütmeye yol açmaktadırlar. Ailenin rızası olmadan kızın bir başkası tarafından kaçırılması ailenin saygınlığına laf getirebileceği gibi, geleneklerine göre kız çocuğunun kaçırılması ve ya kızın kendi isteğiyle gitmesi aile için bir utanç kaynağı olur.

Ayrıca alınabilecek başlık parasıdan olmada kinin ve cezanın hemen uygulanmasına salık vererek kan davasının başlamasına katkıda bulunur. Köydeki dedikoduların başlamasıyla birlikte töreler devreye girerek olaya taraf aileler karşı karşıya gelirler. Kızın kaçırılması şeklinde meydana gelen bir olaydan sonra erkeğin kız tarafı yakınlarından birinin saldırısı sonucunda öldürülme olayında erkek tarafının da namus algılayışı aynı parellellikte olduğu için bu tür olaylarda erkek tarafı olayı kan davası olarak genellikle güdmemektedir.

Ancak bazen de öldürülenin ailesi bu tür olayları ender olarak da olsa kan davası haline getirir.

Prof. Aytekin Sır’ın kırsal kesimden göçün kent merkezine yoğun olarak yaşandığı yerleşme yerlerinde yapmış olduğu bir araştırma sonucunda ortaya çıkan bazı çarpıcı gerçekler, namusa dayalı başlayan kan davalarında toplumun namus algılamasının önemini yansıtmıştır. Prof.Sır anketinde sormuş olduğu soruların karşılığında oldukça ilginç yanıtlar almıştır.

“Namus nedir?” sorusuna katılanların %32.9 karım, bacım, annemdir, %18.4 dinin emrettiğidir, %13.7 erkeğin şerefidir derken,

“Töre nedir?” sorusuna ise, %57.2-atalarımızın koyduğu kurallardır. %17.7 dini kurallardır, diye yanıtlamışlardır.

”Kadının görevi nedir?” % 49.9 -korunmaktır-, %28.6-söz dinlemektir,

“Erkeğin görevi nedir?” %70-sahip çıkmaktır-, % 13.9 denetim altında tutmaktır.

“Namusu korumak kimin görevidir?” %23.9 babanın, ağabeyin. %21.0 ailedeki tüm erkeklerin. % 20.1 kendinin.

“Cezalandırılmalı mı?”. % 83.7 evet.

“Ne ceza verilmeli?” % 37.4 öldürülmeli. %25.8 boşanmalı. % 3.3 kendini öldürmesini sağlamalı.

“Cezasını kim vermeli?”. %64.3 kocası. %5.4 hukuk. % 3.3 şeriat. % 2.6 ağabeyi.

Görüldüğü üzere gelenek ve görenekler kırsal kesimde sınır tanımamaktadır. Bu olaylar karşısında kırsalda öç almak, bir şeref meselesi olarak görülür.

Herşeyin üstünde görülen bu değerler yığını dinin bile önüne geçmiştir. Hukuğun vereceği ceza hükümleri beklenmeden, bireyler kendi bildikleri yollarla olayları çözmek istemektedirler. Verilen cevaplar göstermektedir ki kadının namusu toplumun tüm kesiminde eğitim durumu ne olursa olsun tartışılamayacak kadar önemlidir. Bu durum karşısında toplum genelinde verilen tepki ise genellikle benzer özellikler taşır.

Eğitimin Etkisi ve Kan Davası

Eğitim grup yapılarının, halkın yaşantısının cemaaten cemiyete yani kapalı bir toplumdan açık topluma geçişinde önemli bir motivasyondur.

İlkel toplumlarda görülen şiddet ve saldırganlık eğilimi günümüzde daha çok eğitimsiz kişilerde hak arama ve sorun çözme yöntemi olarak seçilmiştir. Alt kültüre özgü geleneksel değerlerin rolünü daha da güçlendirdiği görülen eğitim yetersizliği kan davalarının görüldüğü yerlerde cinayeti işleyen faillerin genel karakterini özetler. Genellikle rasyonelliğe önem vermeyen, muhakeme ile değil de içgüdüleri ile hareket eden kişilerin kan davaları gibi cinayetle sonuçlanan olaylara karıştıkları Bismil kırsalında da sık sık olmaktadır. Haksızlığa uğrayan eğitimli bir kişi olaylara daha sağduyulu yaklaşarak ortamı yumuşatma eğilimine girerken, eğitimsiz bir kişi ise böyle bir durumda güdüleriyle hareket ederek kaba kuvvete, şiddete başvurmaktadır.

“Eğitim eksikliği ve sosyal çevrenin baskısının da yardımıyla birey, bir hedef ararken, üstünlüğünün gücünü ortaya koymak için en uygun yolun rakibi öldürmek olduğunu sanacaktır.”150 Eğitimin birey üstündeki en önemli katkısı bireye objektiflik sağlayarak, bireyin çevresinin şartlandırmalarına boyun eğmesini önlemektir.

Töre, namus ve kan davası gibi cinayetlere karışanların büyük çoğunluğunun eğitimsiz ya da alt düzeyde eğitim almış olması, kan davalarının eğitim yetersizliği ile orantılı bir şekilde olduğunu göstermektedir. Köylü alt kültürlerinde kişisel adalet geleneğinin halen devam etmesi toplum üyelerinin eğitim düzeyi ile yakından ilişkilidir.

Dicle üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Recep CENGİZ

Levent AÇIL tezinde alıntı (HABER MERKEZİ)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi