Tarihi ve kültürel zenginlikleriyle bilinen Tunceli'nin isim değişikliği sürecinde yanıltıcı bazı algılar mevcut. Bu algılar, bölgenin tarihini ve yönetimini anlamak isteyenler için bazen kafa karıştırıcı olabiliyor.
1936 yılında çıkarılan 2884 sayılı kanunla Tunceli vilayeti kuruldu. Vilayetin ilk başkenti Elazığ'dı. Ancak 1937 yılında, Tunceli vilayetine bağlı 'Mameki' nahiyesinde 'KALAN' adlı bir kaza kuruldu. Ancak bu kısa süreli değişiklik, Tunceli'nin asıl isminin 'KALAN' olduğu yönünde bir algının doğmasına neden oldu. Ancak 1947 yılında, Tunceli'nin coğrafi ve stratejik öneminin fark edilmesiyle, vilayet teşkilatı Tunceli il sınırları içerisine taşındı. Bu değişiklik sonrasında, Munzur ve Pülümür çaylarının kucaklaştığı, doğal güzellikleriyle ünlü 'Mameki' nahiyesi, vilayetin merkezi olarak seçildi. Bu süreçte 'KALAN' ilçe teşkilatı da lağvedildi.
Bir benzetme yapacak olursak, İstanbul vilayetinin merkezi Fatih ilçesinde bulunmasına rağmen, bu vilayet "Fatih" ismiyle anılmıyor. Aynı şekilde, Tunceli'nin esas adının 'KALAN' olduğu algısı da yanıltıcıdır.
Bu tarihsel süreç, Tunceli'nin coğrafi, kültürel ve stratejik öneminin fark edilmesinin ardından şekillendi. Bölgenin zengin doğal güzellikleri, tarihi ve kültürel mirası, Tunceli'yi Türkiye'nin en özel vilayetlerinden biri haline getiriyor. Ancak bölgeyle ilgili yanıltıcı algıların, bu zengin tarihinin önüne geçmemesi adına doğru bilgilenmek oldukça önemli.